ağlatan şarkılarım var benim...
aklına esen anılara eşlik eden herhangi bir şarkı...
defalarca dinleyip bi süre sonra eşlik etmeye başladığın bir şarkı...
gözyaşlarının senden önce gidip seni peşinden koşturduğu an duyduğun sözleri saçma bi şarkı...
anlamını bilmediğin bir dil de belki güzel temennilerle söylenen bir şarkı...
anlamını bilmesen de içini acıtıyorsa o olur hüzünlü bir şarkı... şuan ki gibi mesela...
dedim ya ağlatan şarkılarım var benim...
dinlemeye çekindiğin, dillendirmeye korktuğun, aklına hücum eden binbir düşünceyle perçinlenmiş şarkı... neden kalbini acıttığını bilmediğin zamanı durduran, zaman kavramını önemsizleştiren, seslendirene- şarkı sözünü yazan kişiye yakınlık hissetmeni sağlayan şarkılar... içini acıtan şarkı sözleri, bunları duymasaydım dediğin şarkı sözleri gibi...
duymaya korktuğum sözler var benim...
gecenin bir köründe ağlamaklı bir sese verilen bir cevap gibi. içinde hissettiğin kötü haberi duymak gibi. asla söyleyemeyeceğim sözler gibi... aniden beliren bir ölüm haberi gibi...
terkeden insanların özensiz seçtikleri yaralayıcı sözler gibi. asla hatırlamak istemeyeceğin sözleri duymak gibi... bin kez özür dilese de asla unutamayacağın sözler gibi. özürün asla silemeyeceği sözler...
sonra hangi dilde olursa olsun küfür duymaya dayanamıyorum mesela. bana değil kime söylenirse söylensin katlanamıyorum... ben senin ****** şeklinde bir yazıyı görsem dahi tiksiniyorum. keşke zamanı geri alabilseydim de duymasaydım, görmeseydim oluyor o anki halim...
dedim ya duymaya korktuğum sözler var benim...
her zaman asla yaptıklarımdan pişman olmadım diye söylendiklerim vardı. avuntu belki sadece avuntuydu.... saçma bi savunma mekanizmasıydı. çok mu zordu bunu kendime söylemek. çok mu gecikmiştim bunu itiraf etmek için.
acıtan pişmanlıklarım var benim...
yokuş yukarı çıkarken kulağımda binbir müzikle, malum yolum uzun düşünceler uzun, hatıralar akla hücum edince mecburiyetten kendini koy veriyorsun geçmişe...
farkında olmadan düşüncelere dalıyorum. daha küçücük bir çocukken duyduğum pişmanlık.. böyle küçük yaşta yaptığın ne olabilir ki pişmanlık duyuyorsun? nasıl diye afallıyorum. nasıl yani hani hiç pişmanlığım yoktu davranışlarımdan ötürü...
sonra söylediğim yalanlar geliyor aklıma. neden hiç pişmanlık duymadım şu ana kadar... neden aklıma gelmedi bu günden önce???
sonra söylemek isteyipte söyleyemediklerim geldi. meğer az buz pişmanlığım yokmuş...
pişmanlık ne günlük ne aylık ne yıllık, pişmanlık ömürlük... geç farketsen de ömürlük...
pişman olmam desen de pişman olacağın gibi.. pişmanlıktan korksan da hatta...
ilk defa neden söyledim o sözleri dedim. belki çok duygusal bir şarkı da şarkı fısıldadı aklıma, kalbime...
hani yaptığım hiç bir şeyden pişmanlık duymazdım ben? hani ne yaptıysam iyi ki yapmışım derdim hep. neden şimdi öyle demiyor içim!!! neden duydum o sözleri neden söyledim o sözleri...
dedim ya acıtan pişmanlıklarım var benim!
duymaya korktuğum sözler,
ağlatan şarkılarım var benim!
şuan ki gibi....
03 Kasım, 2013
09 Temmuz, 2013
'ah bu ben' izdüşümü
sürekli ama sürekli geçmişe özlem duyan, hayatı da oyunlar misali aynı leveli bi kaç kez farklı şekillerde oynadıktan sonra en iyi puanla diğerine geçmeyi isteyen, doyumsuzluk hastalığı olan, bıkmak kelimesi lugatında olmayan, yemek yediğinde bile karnı doyan ama gözü doymadığından sürekli tüketmeye meyilli,
bir mantar tahta üzerine sıralan gelecek planlarına bakıp sabırsızlanan, hem bu anı hemde gelecek anı her anı zaman kavramı olmadan yaşamayı düşleyen, isminden aldığı feyzle seke seke dolanan, her olayın nedenlerini sonuçlarını olması gerektiği yönünde düşünüp hayatı durmadan yaşamaya meyilli,
aslında çocuk kalmayı düşlediğinden öyle davranan, çocuklarla oyun oynamaya, çocukla çocuk olmaya bayılan, sürekli uyduruk oyunlar bulup eğlenmeyi düşleyen, çocuk ruhu yüzünden sürekli azar işitse de artık büyü biraz denilse de umarsızca davranmaya meyilli,
arkadaşlarına alışınca ayrılığın fazla zor geldiği, başka sıkıntısı olmadığından 'özlemek' benim dünya ki imtihanım herhalde diye düşünen, en eğlenceli saçma salak bi foto da bile yaşlarına hakim olamayan, en çokta didiştiği arkadaşlarını özleyen, asla ve asla yalnız olduğunu hissetmeyen, daha doğrusu yalnız olmadığını hissettiren arkadaşlara sahip olan, güzel anılarını sürekli yad edip kötü anılarını olmamış gibi unutmaya meyilli,
gerçekleşme ihtimali düşük kötü olayları olmuş gibi düşünüp sessiz gecede ağladıktan sonra rahatlayan, olaylara hayata belki de bundan dolayı deşarj şekilde rahat bi şekilde devam eden, birer birer hayatından eksilenlere rağmen onlarla tekrar buluşma gününü belki şebi aruzu her zaman hatırında tutmaya meyilli,
güney kore hayaliyle yanıp tutuşan, gitsem de şurda şu fotoyu çeksem, şurda şu pozu versem, cecu adası önemli orayı görmeden dönmem, turkish kebab-istanbul kebab varmış aç kalmam ben yeeaaa diyen, güney koreyi hep dizilerden bilen öyle seven, koreli damat fena olmazdı ahaaahahha sözlerini dile getiremese de yine meyilli,
16 bölümlük dizinin bitimiyle günün ağardığını farkeden, romantik komedi ise tüm gün durduk yere sırıtan, dram ise tüm gün aklını kurcalayan kendi derdiymiş gibi üzülen, mutlu sonla bitmişse içi rahat, başroldeki 2. erkeği sevmişse hayır ama ona yazık, canım canım kıyamam ben ona yaaaaa diye başrol kızına sitem eden, dizinin tüm müziklerini uzun süre dinlemek üzere telefonuna indiren, dizide geçen etkili olayları sağa sola, samimiyeti bile olmayan arkadaşlarına, telefonda her konuştuğuna ''yaaa ben bi dizi izledim'' diye başlayıp tüm diziyi anlattıktan sonra ''sonunu söylemem, mutlaka izle diyen", sürekli film olduğunu, hayatın böyle olmadığını bilse de izlediği aşkları düşleyen, umutsuz kalmadan mutsuz olmadan hayatını sürdürmeye meyilli,
işte öyle biri...
işte öyle biri...
07 Şubat, 2013
yusrac'dan öğleden sonra haberleri
bugün günlerden perşembe pek güzel bir gün olmalıydı hava güneşli her yer pespembe... ama olmadı. bu sefer güldürmedi izmir. hava kapalı hemde kasvetli, güneşin g si yok bulutlar halay çekiyorlar gökyüzünde birazdan bir de zılgıt atarlar belki kına gecesi düzenlerler. kim bilir belki yüksek yüksek tepelere derler de ağlarlar.
neyse, demek istediğim insan bu havada ders çalışamaz ki ama...
hava güneşli, pek güzelken de gezmek varkene insan yine ders çalışamaz ama. hiç bir hava da ders çalışmak istemez yusrac ama. yine ders çalışmak zorunda yusrac ama...
'2 bölüm birden okumaya çalışırken ikisinden birden kalma da' dedi üvey torun. haklı! bende bu kadar isteksizlik varken, sürekli çalışmak istemediğimi dile getirirken, bir de izmir böyle kasvetli beni boğmak isterken.hadi tamam biri desin de şu izmir'e yağsın da artık oda rahatlasın bende. olmaz ki ama böyle... çok ayıp izmir. Halbuki ne çok severim seni bi bilsen....
işte sağım solum önüm arkam kitap kalem, inan ki neden çalışmak istemiyorum bendeji bilmem. öyle işte...
yusrac'dan yine bir sınav dönemi haberlerini okudunuz. esen kalın.
neyse, demek istediğim insan bu havada ders çalışamaz ki ama...
hava güneşli, pek güzelken de gezmek varkene insan yine ders çalışamaz ama. hiç bir hava da ders çalışmak istemez yusrac ama. yine ders çalışmak zorunda yusrac ama...
'2 bölüm birden okumaya çalışırken ikisinden birden kalma da' dedi üvey torun. haklı! bende bu kadar isteksizlik varken, sürekli çalışmak istemediğimi dile getirirken, bir de izmir böyle kasvetli beni boğmak isterken.hadi tamam biri desin de şu izmir'e yağsın da artık oda rahatlasın bende. olmaz ki ama böyle... çok ayıp izmir. Halbuki ne çok severim seni bi bilsen....
işte sağım solum önüm arkam kitap kalem, inan ki neden çalışmak istemiyorum bendeji bilmem. öyle işte...
yusrac'dan yine bir sınav dönemi haberlerini okudunuz. esen kalın.
05 Şubat, 2013
sor bana ' yazar mıyım?' ey ruh
sor bana 'değer miyim?' ey ruh...
üç kelime ile evet, evet, evet... cevap belli tabi ki de değerim. kesin kesin değerim. var mı benden daha değerlisi derim. ne etsem de benden vazgeçmeyin derim.
bana hayatımdaki insanları değiştirme imkanı verilseydi, hiçkimsemi değiştirmezdim inan ki!!!
sonra da ortalarda kızgın kızgın pişman pişman dolanırım, bazen işte...
sor bana 'pişman mıyım?' ey ruh...
cevabın evet olma olasılığı o kadar yüksek ki cevap vermeye üşenmek istiyorum. ama üşenmeden cevap yükseliyor evet, evet, evet...
bana kişiliğimi değiştirme imkanı verilseydi, hiçbirşeyimi değiştirmezdim inan ki!!!
sonra da ortalarda pişman pişman şişman şişman dolanırım işte...
sor bana 'şişman mıyım?' ey ruh...
cevabın evet olma olasılığından bahsetmem gerekirse dur! bundan bahsedemem çünki olasılık hali fazla, atalım onu... zati beden kitle indeksi hemen çığırıverir ordan evet evet evet...
bana kilomu değiştirme imkanı verilseydi, bak onu kesin değiştirirdim inan ki!!!
tabi bunları değiştirmek imkanlar dahilinde de ben fazla üşengecim, biraz da gamsız...
üç kelime ile evet, evet, evet... cevap belli tabi ki de değerim. kesin kesin değerim. var mı benden daha değerlisi derim. ne etsem de benden vazgeçmeyin derim.
bana hayatımdaki insanları değiştirme imkanı verilseydi, hiçkimsemi değiştirmezdim inan ki!!!
sonra da ortalarda kızgın kızgın pişman pişman dolanırım, bazen işte...
sor bana 'pişman mıyım?' ey ruh...
cevabın evet olma olasılığı o kadar yüksek ki cevap vermeye üşenmek istiyorum. ama üşenmeden cevap yükseliyor evet, evet, evet...
bana kişiliğimi değiştirme imkanı verilseydi, hiçbirşeyimi değiştirmezdim inan ki!!!
sonra da ortalarda pişman pişman şişman şişman dolanırım işte...
sor bana 'şişman mıyım?' ey ruh...
cevabın evet olma olasılığından bahsetmem gerekirse dur! bundan bahsedemem çünki olasılık hali fazla, atalım onu... zati beden kitle indeksi hemen çığırıverir ordan evet evet evet...
bana kilomu değiştirme imkanı verilseydi, bak onu kesin değiştirirdim inan ki!!!
tabi bunları değiştirmek imkanlar dahilinde de ben fazla üşengecim, biraz da gamsız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)