06 Haziran, 2012

elephant is the only animal in the world with a trunk

zaman ikindiden sonra günlerden cuma, yanımda değeri paha biçilmez arkadaşım.
İnciraltı'nda denize karşı konulmuş bir şark köşesi misali yerden, ayakkabılarımı çıkarmış beni mest eden rüzgarla oynaşıyordum. daha doğrusu o perçemimle oynuyordu. ben de elim saçlarımda perçemimi düzeltip duruyordum. diğer elimde de başlıkta ismi geçen kitabın türkçesi var. şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır. bildiğim kadarıyla bu kitabın İngilizcesi yok, çevrilmemiştir henüz sanırsam. yazarı Ahmet Şerif İzgören. Kitaplarını okurken en beğendiğim şey ise, yazılarının kısa ama öz ama etkili ama katma değerli olan hikayeleri. bazılarını hatta çocuğunu biliyordum, bu durumda da bildiğim hikayeleri hatırlattığı için değerli oluyor bu kitap. yani bu kitapta yazar da kıymetli benim için.

Aslında bu yazımda bu kitabı yazmayı düşünmüyorum. çok etkinlenmiş, çok sevmiş, iyi ki almış, okumuş olsam da düşünmüyorum. halen de düşünmüyorum, açıkcası... reklama gerek yok.

''gün batarken yanı başımda, şuan ki huzur şuan ki mutluluk ne ki acaba?

''anne anne anne anne anne anne'' diyerek koşan şu 4 yaşındaki çocuk mu?

sol tarafımda ''muhteşem manzara, güneş batmadan şu taraftan da çekilelim, şuradan da çekilelim, ay yüzlerimiz gözükmüyor, karanlık çıktı, yan dur deniz bak, benden fotoğrafçı olur valla'' diyen kızlar mı?

onları dinleyip ağızlarından her çıkanı yazan ben ve şebelek şebelek sırıtmalarım mı? of aman! kız poz vercem diye suya battı. yazık oldu kıza! neyse devam ediyoruz.

ne diyordum, neydi ki mutluluğumun sırrı, elimde tuttuğum sıcacık çay mı? kağıdımın altındaki şu filli kitap mı?
kitabı okurken gerçekten duyduğum şu ''şık şık şık şık'' makas sesini gerçekten duydum mu yoksa?

elimdeki bozuk para sesi yada yan taraflardan gelen şu ince, ruhu okşayan müzik.yoksa içine dalıverdiğim şu huzur, şu rüzgar, şu gün batımı...''        diye yazmışım kağıdıma günler evvel önce...

hayır, hayır cevabım şuan hazır o gün yanıbaşımda duruveren kızdı nedeni.  eline almış kitabı 5 dakika okuyup 10 dakika havanın manzaranın keyfini süren, bana dırdır yapıp '' sadece kitap okudun, manzaranın keyfini çıkarmadın! '' diye carcar konuşan o kız. baş harfi şeyma ve yine onun doğum günü olan bir dün. bundan bir sene önce de onun doğum günüydü.  ve bu da ona atfettiğim bir doğum günü hediyesi. şeymıkım, kardeşim, arkadaşım, dostum nereye koysam oluyor yani. gününde yazılmayan yazılarım ve hep seni ansızın yakalayabilmek için uğraşan, duygu seli yaşa diye bu kadar uğraşan ben.

saatler süren ses kayıtlarımız, kendi çapımızda kendimize yaptığımız bir nevi radyo programlarımız. ve senle her gün hayatıma katılan yeni, güzel hatıralar. bu arada bana bir yazı dahi yazmamış olan sen!!!

şu hortumlu dünya da ne sen ne de ben asla yalnız kalamayacağımız için...  devamını getirmiyorum. bir de inşallah 21 tane final sınavından başını kaldırır da bugün bu yazıyı görürsün. görmezsen eğer üzülürüm valla ha, ağlarım ha!

bu yazıyı gördüğünde şok olacağına eminim ama asıl şokunu yarın yaşayacaksın ve asla ama asla tahmin edemeyeceğin bişi. düşünerek fazla kafanı yorma istersen... öptüm kocaman seni. iyi ki doğdun iyi ki varsın :)

1 yorum:

şeymaerişik dedi ki...

ne olsa şaşıracak, duygulanacak ve mutlu olacağım :) şimdiki gibi yani.